9 Nisan 2014 Çarşamba

DEVAM EDEN BİR AHŞAP ÖYKÜSÜ


Tarihin akışıyla başlar ahşap, insanoğlu kadar eskidir. Kutsal Kitaplarda da bahse konu olur. Hatta bazı dinlerde kutsal sayılanlarda vardır.
Nereden mi çıkardınız şimdi bunu diyeceksiniz. İsterseniz tarihe şöyle bir yolculuk yapalım ne dersiniz?
Adem oğlunun dünyaya gönderilişindeki meyanın ağacıyla gelmiştir ve hala serüveni devam etmektedir.
Peygamber mesleğidir marangozluk, Hz. Nuh Marangozların piri sayılır. Nuh tufanında yaptığı gemiyle kavminin inananlarını kurtarmış, Hz. Zekeriya’nın marangoz olduğu kuranda da belirtilmiş, aynı zamanda Hz. İsa’nın mesleğidir marangozluk…
Ahşabın diğer materyallerden farklı o kadar çok özelliği vardır ki hele bizim Anadolu kültüründe Çiftçinin elinde, yanık türkülerini söylerken tarlada Saban, harmanda DövenDirgen, Yaba, Kürek, Galbur (Kalbur),Holos, oldu. Uzakları yakın etmek içinse gıcırdayan tekeriyle bir kağnı, bazense dibekte dövülen bulgura vurulan tokmak, dere kenarında taş üzerinde yıkanan çamaşırlara vurulan tokaç, kimi zaman arka odada genç kızlarımızın, kadınlarımızın ilmek ilmek dokuduğu halıların halı tezgahı; o söylenen türkü, nakış nakış işlenen sevdalar değil mi içimizi ısıtan, yüreğimiz den gelen bir sıcaklık
Bir köyde kapısının önünde yüzünü güneşe vermiş ninenin elinde torunlarına öreceği yün eğirdiği kirmen dir. Bazı zamanda çocuğun arkasından koşup kırbaçladığı topaç olurdu. Anadolu öyle harika bir yerdir ki nereye gitseniz farklı objeler görürsünüz. Yıllar önce insanların oğulları olduğunda dam üstüne attıkları kütük gibi..
Şehir dışından köyümüze gelen misafirlerimizi ağırladığımız, kış aylarında toplandığımız ahşap ev den  köy konaklarımız vardı. İçerisinde sıcak sohbetler edilir, kenarında bir soba, üzerinde bir çaydanlık… İçerideki insanların samimiyeti yüzlerine vurur, o içtenliğin sıcaklığı etrafa taşardı.
Bir köy kahvesinde koca çınarın altında sandalye, masa üzerinde yudumladığımız sıcak hoş mis kokulu bir çay, sizi tanımayan insanların merakla ilk önce sizi süzüşleri ve merhaba, hoş geldin efendi sözleri, hala hatırlayanlara sıcak bir tebessüm ettiriyordur umarım.
Anadolu’muzda kütük ev lerden oluşmuş orman köylerimiz vardı. Beşiğin içindeki bebeğe ninniler söylenen, ninelerin gaz lambası altında anlattığı sonunu merak edip bitmesini hiç istemediğimiz masallar, öyküler. Yanı başlarında ahşaptan yapılma ambarları, öyle ustalıkla yapılmışlardı ki içerisine fareler giremesin diye ambar ayaklarını diskler şeklinde oluşturmuşlardı. Evimizin önünde çardaktı güneşten, yağmurdan koruyan bizi.
Kasabalar kurduk ahşap konaklardan güzel Safranbolu’muz gibi,  İstanbul’da ahşap yalılarımız oldu boğaza nazır.
Yaşamımızda iç içeydik ahşapla geçmiş elli yılda bu hasletleri yitirdik. Son on yılda ise hatırlamaya başladığımız, geçmişte bıraktığımızı sanıp ta kopamadığımız ahşabı yaşam ortamlarımıza taşıdık. Şehirler büyürken dünya da küçüldü. Sadece kendi ülkemizde gördüğümüz ağaç türlerinden farklı ağaç türlerine de ulaşmakta kolay hale geldi. Şehirler öyle büyüdü ki bir anda ruhsuz üst üste beton yapılar ortaya çıktı. Şehirlerimizi o betonlaşmadan kurtarmak için dış mekan tasarım ve düzenlenmeleri yaparken park ve bahçelerde dış mekan mobilyaları, kent mobilyaları ismi ile şehre nefes aldırmak estetik ve ruh katmak için çalışmaya başladık.
Çocuklarımızın o kalabalık ve gürültü arasında neşeyle koşup oynadığı parklarımızın içerisine oyun grupları, çimler, çiçekler, salıncaklar pergoleler yerleştirdik. Bu arada artık ninelerde oturduğu banklardan torunlarını gözetleyip güneşleniyor oldu.
Sabah aile bireyleriyle neşeyle kahvaltı yaptığımız dairemizin üst katındaki ahşap teras larımız oldu. Sitelerin önünde o kır kahveleri yok ama emeklilerin hoşsohbet ederken oturdukları kameriyeleri var. Bazı binalarımız o kadar yüksek ki üzerindeki seyir teraslarından şehri izliyor. Hülyalara dalıp kız kulesini izler gibi.
İnsanlar hem şehire yakın olup hem de rahat yaşayabilmek, yazın misafirleriyle keyifle çaylarını yudumlamak için müstakil evlere taşınıp bahçelerine gazebo, kış aylarında kahvaltı ve kış güneşinin keyfini sürmek için ise verenda yaptırdı. Evlerinin bahçe girişlerine sundurma yaptırdılar, çisil çisil yağan yağmurları izlemek için…
Bazılarımız hafta sonu stres atayım diye kendilerine hobi bahçeleri kurdu. Şanslı olanlar ise şehir kıyısından mesire alanlarına yakın arazi alıp üzerine ahşap evler kurup emekliliğin tadını çıkarmaya başladılar. Bahçede şöyle bir şömine, yetiştirdiği ağaçlarının arasında ise güzel bir ahşap kamelya, kamelyasında oturur iken seyre daldığı bahçesi, hani o burcu burcu kokan yemeye kıyamadığı, o organik diye tabir ettiğimiz meyve ve sebzeleri yetiştirmenin verdiği mutluluğu ve hafta sonu eşe dosta ikram etmek için beklemek.
İşte bizler o sıcaklığı, neşeyi ve huzuru, hasretle özlediğimiz samimiyeti sizlere taşımak için yola çıktık…

7 Nisan 2014 Pazartesi

AHŞAP ÇATI NE ZAMAN YAPTIRILMALI?

Ahşap Sundurma ,Kameriye (Kamelya), Gazebo gibi üstü kapalı ahşap ürünleri ne zaman yaptırmalıyım? Sundurma yaptırmalı ama bu ay bütçe müsait değil, iş yoğunluğum fazla, şimdi sırası değil tarzında düşünceleri size erteleme veya farklı zamanlara kaydırma işlemlerinden önce şunları bilmelisiniz.

Ahşap çatı üzerine kullanılan malzeme halk tabiri ile şıngıl diye ifade edilen shingle, membran, lambiri kesitinden oluşur. Eğer ısı yalıtımı gerekli bir uygulama ise İzocam ve OSB de kullanılmalıdır. Shingle yağmur, güneş gibi dış etkilerden korumaya yarayan malzemeye verilen genel addır. Fibrocam taşıyıcı ve dayanıklı okside bitüm gövde ile imal edilir.
agachome_ahsap_cati_ne_zaman_yaptirilmeli
Geçmişte çatı kaplama malzemesi olarak sert ve kırılgan kiremit gibi kaplamalar kullanılırdı. Ancak bu Ağır kırılgan ve çok parçalı olmasından dolayı Asfalt kiremit “shingle” size ve uygulayıcısına bu sorunların hiçbirini yaşatmaz.
Shingle ile ilgili bazı bilgiler verelim;
Shingle, rüzgara ve kötü hava koşullarına karşı dayanıklı olup kalkma ve uçma yapmaz .
Hafiftir,m2′ye ortalama 4 – 5 kg ağırlık verir.
Farklı renk ve modelleri ile yapılara daha estetik bir görüntü verir.
Pürmüz ile kolay uygulanır – İlave yapıştırıcılara ihtiyaç duyulmaz.
Kendine özgü yapısı sayesinde üzerinde rahatlıkla yürünebilir,
Üzerindeki mineral taslar vasıtasıyla ultraviyole ışınlara karşi dayanıklıdır,
Mevsimsel farklılıklarından etkilenmeden uzun yıllar kullanılabilir,
Farklı ebatlarda her türlü çatıya rahatlıkla uygulanabilir ,
Üzerindeki mineral taşlar düşmez – Hafiftir, kolay uygulanır.
Kırılmama özelliği sayesinde çatınızı ve evinizi korumaya devam eder.
Shingle’ın neden dünyada en çok tercih edilen çatı kaplama malzemesi olduğunu yukarıda ifade ettiklerimiz açıkça ortaya koymaktadır.
Estetik görüntü, kalıcı güzellik;
Shingle çatı kaplamaları çatı kaplama işinde sanatsal bir devrime yol açmıştır. Geniş ebatlarda ve renk seçeneği tam da sizin hayalinizdeki çatıları ortaya çıkarmanıza yardımcı olur.
Uzun ömürlü;
Doğru uygulama ile shingle kaplanmış bir çatı, yapı ömrü boyunca tam işlev görür. Uzun yıllar sorunsuz bir çatıya sahip olmanızı sağlar.
Membran; çatılarda yağmur suyunun ahşap lambiriye geçmesini önlemek amacıyla kullanılan malzemelere denilmektedir Suyun olumsuz olduğu tüm dış etkilerden uygulanan yüzeyi korur.
OSB; İzocam ile lambiri arasında döşenir ve membranın yüzeye daha iyi uygulanmasını sağlar.
İzocam ise iç ve dış ısıyı izole etmekte kullanılır.
Lambri ağaçların farklı kesitlerinden  özenle üretilen ahşap yüzey kaplamasıdır. İç ve dış mekanlarda kullanılabilir. Farklı ağaç türlerinden uygulama yapılacak yüzeye değişik tasarımlarla ayrı bir estetik katar.
Sonuç olarak ahşap uygulamalarda çatısı olan sundurma, gazebo ve kamelya gibi yapılar mayıs ve haziran ayında yapılmalıdır. Havanın sıcak oluşu ve sıcaklığın her geçen gün artması vesilesiyle çatı  üzerindeki shingle ve membranın  yüzeye daha iyi yapışması  sağlanır. Mümkünse bu gibi uygulamaları sonbahardan önce ilkbahar ayında yaptırmak makbul yoksa muhakkak yaz ayında yapılmalı sonbahara bırakılmamalıdır. Kış aylarında yapılan bu tip ahşap uygulamalar da ürünün kullanım süresi düşmekte ve ahşabın su alması neticesi kısa sürede çirkin bir görünüm ortaya çıkmaktadır.

25 Mart 2014 Salı

BİR CÜMBEZ AĞACI ÖYKÜSÜ

BİR CÜMBEZ AĞACI ÖYKÜSÜ

Botanik ismi Ficus Soycomorus veya Minimal Deciduos olarak bilinen Cümbez ağacı ile ülkemizde hiç karşılaşmamıştık. Fakat böyle bir ağacın Kıbrıs’ta var olduğunu ve hem de hatırı sayılır bir tarihe tanıklık ettiğini duyunca gidip görelim dedik.
Ocak ayının ilk haftası İstanbul Sabiha Gökçen Hava Limanından Pegasus Hava Yollarının uçağı ile beraber Lefkoşe hava alanına takriben bir saatlik kısa bir uçuş gerçekleştirdik. Sonra bizim tabirimizle Magosa Kıbrıslı kardeşlerimizin ifadesiyle Mağusa ya öğle saatlerine doğru ulaştık. Ağacı görmek için bayağı sabırsızlanıyorduk. Liman yönündeki kale kapısından giriş yaparken tarihle limanın kucaklaştığını adeta geçmişte olduğu gibi günümüzde de aynı ehemmiyetini kaybetmediği görünüyordu.
agac_home_ahsap_dis_mekan_mobilyalari_kibris_magosa_kale_kapisi
Buram buram tarih kokan sokaktan geçerken güneşte bizi karşılıyordu. Derken Lala Mustafa Paşa Camisine (St Nikolas Katedrali)  ulaştık. Meydan ve çevre büyüleyici idi. Yüzümüzü tarihi yapıya döndüğümüzde sol köşede gelenlere bende buradayım dercesine tüm ihtişamıyla kendini sergileyen, Cümbez ağacı kendisini fark ettiriyor idi. Cümbez ağacının, katedralin inşaatına başlanan 1298 yılında dikildiği ifade ediliyor. Kuzey Kıbrısta yaşayan en yaşlı canlı olduğu biliniyor.  Biz ziyareti gerçekleştirdiğimizde Bu yaşayan canlı tam tamına 716 yaşında idi.
agac_home_ahsap_dis_mekan_mobilyalari_kibris_magosa_cumbez_agaci
Cümbez ağacı, çevresinin, tabandan 1.30 metre yükseklikte 4.95 metre, boyunun 15 metre ve tahmini yaşının ise 716 olduğu kayıtlara geçmiş ve aynı zamanda Kültür Bakanlığı`nın ulusal miras listesinde yer alıp, Orman Bakanlığı Gazi Mağusa Bürosu tarafından koruma altına alındığı yetkililer tarafından ifade edilmekte idi. Ağaç yapraklarını şubat ayında döktüğünü ve tekrar yeşil yapraklarına kavuştuğu, yılda yedi kez meyve veren cümbez ağacı, eski mısırlılar döneminden beri hem sıcak yerlerde sağladığı gölge hem de kerestelerinin değeri nedeniyle önem taşımakta imiş. Halk arasında meyveleri “Firavun Meyvesi” olarak da bilindiği çevrede bulunan dostlarımız tarafından bizlere aktarıldı.
agac_home_ahsap_dis_mekan_mobilyalari_kibris_magosa_cumbez_agaci_1
Cümbez ağacı nelere tanıklık etmemiş ki, Lüzinyan Silahşörlerinden, çekirge belasına, Venediklilere, 1571 yılındaki kuşatmaya, depremlere kadar birçok olaya şahitlik etmiş olan eski dostumuza hoşça kal diyerek ayrıldık.
agac_home_ahsap_dis_mekan_mobilyalari_kibris_magosa_namik_kemalin_evi
Gazi Mağusaya gelmiş iken ziyaret etmeden geçemeyeceğimiz Namık Kemal zindanı ve Müzesini görmek için yola koyulduk. Vatan şairimiz Namık Kemal’in 38 ay sürgünde tutulduğu birçok eserini yazdığı, Namık Kemal zindanı ve Müzesi Meydanı’nın batısındaki Venedik Sarayı’nın avlusunda yer alan, dikdörtgen planlı ve iki katlı bir yapı olduğunu gördük. Tek olan hücrenin kapısı Venedik Sarayı’nın avlusuna açılmaktaydı.
agac_home_ahsap_dis_mekan_mobilyalari_kibris_magosa_lala_mustafa_pasa_cami
Venedik saray ve avlusunu gezdikten sonra güneş yavaş yavaş batarken kale surlarından o muhteşem tarihi kente elveda diyerek ayrıldık.
Başka bir ağaç öyküsünde buluşmak dileğiyle…

18 Mart 2014 Salı

AHŞAP SANATI

AHŞAP SANATI


Doğanın insanoğluna mucizevi bir armağanıdır ahşap. Binlerce yıldır şekilden şekile getirerek; barınmış, alet edevat olmuş ve  ısıtmıştır. Çağlar boyu en büyük yardımcımız olmuştur. Yenilenebilir bir kaynaktır ahşap. Ustanın elinde bir sanat eserine dönüşüverir. Ağaç Home’un yegane gayesi estetik ve sağlıklı yaşam alanları oluşturmaktır. Ahşabın sıcaklığını sizlere yaşatmak için yılların getirdiği tecrübeyi sanatsal bir bakış açısıyla harmanlar. Yeryüzünün en kaliteli ağaçlarını kullanarak ihtiyaca ve müşteri talebine göre bahçe mobilyaları, pergola, zemin kaplaması, seyir terası, veranda, sundurma, kamelya, kameriye, oyun bahçesi, mesire alanı ekipmanları, park ve bahçe ekipmanları gibi geniş bir üretim yelpazesine sahiptir. Ağaç Home Gücünü gerçekleştirdiği masalsı yaşamların huzurundan alır.